
Sonra film başladı. bir cenaze sahnesininin ardında küçük diyaloglarla mahallenin gençleri ve melek sevgili bize tanıtıldıktan sonra küçük mahallenin dibinde abilerin diktikleri alışveriş merkezine girildi. bilindik chopin melodisi üstüne birkaç alışveriş merkezi planıyla beraber uçurum en baştan gösterildi; mevzu ortaya kondu karakterlerin dertlerini anladık. mahalle hikayelerinde görmeye alışkın olduğumuz ikili imgesi-neden hep böyledir,yani ikisi de ağır abi olsa veya ikisi de maymun olsa hikayenin çekilmez hale mi geleceğini düşünür senaristler hep, ağır abi ve maymun çaça yirmilerin ortasına gelmiş artık kendi işlerine kurmak isteyen, alışveriş merkezinin güvenlik ihalesini alarak hayatlarına "beyaz sayfa" açmak isteyen iki gençtir, ama senin de tahmin edeceğin üzere işler o kadar kolay olmayacaktır onlar için.
Çaçayla ismini unuttuğum ağır abinin günlük rutinlerini anlatarak bir mahalle portresi verilmeye çalışılmış. açıkçası bence gayet güzel oynanmış sahneler, oyunculuk hiç sırıtmıyor. fazlasıyla uzatılmış ve seslerin anlaşılamadığı-tamamını altyazıdan okudum bu bölümün- kahve planından sonra elemanları içeri alıyorlar. nezarethanede beklerken çaça polislere abi azıcık döndürün televizyonu da biz de izleyelim, nerede kaldı ab mevzuatları kabilinden bir şeyler söylüyor ve artık çaça karakteri gözümde netleşiyor. çaça bütün film boyunca ağır abinden rol çalıyor, resepsiyona geliyorlar görevli kıza yazıyor, merdinvenleri çıkıyorlar o önlerinden geçen kıza bakmaktan yürümeyi unutuyor, koşması bile insanları güldürmek için düşünülmüş, bir tek bana kalırsa kafayı herife geçirdikten sonra arkadaşlarıyla konuşurkenki şişinmesi hikaye içinde yararlı oluyor, çaça karakteri karikatürize olarak hikayenin anlatımında sekteye neden oluyor, bütün bunun altında dizi mantığının filme yerleşmiş olması var bence. dizilerde nasıl her şey gözümüze sokulursa burada aynı durum var. bitmiş çay, dolu çaya ayrı bir kesme, seçilen mekanda gökdelenler sürekli nerede olduğumuzu bize hatırlatıyor, hadi bunları geçelim, o masum anaokulu öğretmeni melek kadın simgesi, defarlarca gördüğümüz hikaye, bütün bunlar filmin anlatımını zayıflatıyor.

Kara köpekler havlarken izlerken sıkılmayacağınız, akıcı bir anlatımı olan, oyunculukları başarılı bir film. kenar mahalle merkez diyalektiğinde sınıf atlama mücadelesini anlatmak isterken konuyu sosyolojik farklılıklardan ziyade büyük balık küçük balık hikayesi gözüyle ele alan, çaça nın eline bakan bir film. sonuçta ortaya izlemek istedikleri o farklı film çıkıyor mu, orasından fena halde şüpheliyim ne yazık ki.
Goygoy, Zilzal ve Araf sonrası çok istiyordum bu filmi de görmek, biletim de vardı ama son dakikada giremedim maalesef. Bu yorumdan sonra tekrar pişman oldum bak gidemediğime. =)
YanıtlaSilİzleriz umarım biyerlerde
elbet girer gösterime, en kötü ekim sonrasına kalır abi. yalnız ben bu adamda fazlasıyla ana akıma kayma potansiyeli gördüm, bakalım göreceğiz ilerde.
YanıtlaSilya bu arada bütün filmlere saydırıp duruyorum, kötü hissettim kendimi.:)
valla Bahadır Er işini bilir gibime geliyor. Kötü anlamda mı iyi anlamda mı olur orasını bilemiyeceğim ama=)
YanıtlaSilGüzel film, hele müziği çok hoşuma gitti:
YanıtlaSilburadan da dinleyin derim:
http://friendfeed-media.s3.amazonaws.com/4bcaf96c332d87b1385fc0e7f35d6c08c35f073b