8 Nisan 2009 Çarşamba

Splinter (2008)

İsmini ilk duyduğumda ilk olarak aklıma, ustaların ustası "Usta Splinter" gelmişti haliyle. Hatta bu isimde bir film olduğunu kime söylesem, hepsinden de "Usta Splinter'ın filmini mi yapmışlar?" cevabını aldım. Hayır malesef onun filmini yapmamışlar. Ancak yandaki afişine baktığımızda, yapımcılar Splinter Usta'nın şöhretinden nemalanmak da istemişler gibi geldi bana. Eğer ismi bu olmasa ve afişi de bu anımsamayı yapacak olmasa ilk anda ilgimi çekmeyeceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Neyse konumuza dönersek, Splinter memleketimizde "Kıymık" ismiyle gösterime girdi. Splinter'ın kelime anlamına baktığımızda da "kıymık" ve "parçalamak" olarak dilimize karşılık geldiğini görüyoruz.

Splinter, ıssız bir benzin istasyonuyla açılıyor ve devamında, sevgililik yıldönümlerini çayırda bayırda yalnız kutlamak isteyen genç çiftimizle devam ediyor. Gençler çadırlarını kuramamaktan dolayı otele gitmeye karar veriyorlar ve yolda başka, hatta bambaşka bir çiftle karşılaşıyorlar. Aralarında geçen bir kısım husumetler sonunda (o kısımları filmi izlerken görmek daha iyi olur sanırım) filmin başında gördüğümüz benzin istasyonuna gelirler ve her film bahsinde de değindiğimiz gibi olaylar gelişir.

Düşük bütçeli bir film olarak öne çıkan Splinter anlatım olarak da bu tadı verebiliyor. Ancak toplamda 3 mekan ve 6 karakterden oluşan film, klişeleri yerli yerinde ancak çok başarısız bir şekilde kullanıyor. Nereden geldiği belli olmayan virüsümüz, bilinmeyen bir yaratıkımsı, aslında özünde iyi olan kötü adam ve her zaman olduğu gibi karşılaşılan yaratık/zombi/vb ile baş etmenin yollarının filmin sonlarına doğru bulunması. Klişeler, her zaman karşılaşılan ve korku filmi tutkunlarını o kadar da rahatsız etmeyen bir öğe olsa da eğer filmin içine bunu başarılı bir şekilde yerleştirememişseniz ve bir de bunu mantıksızlıklar silsilesiyle de pekiştirmişseniz vay halinize. Filmin kısa sürmesi ve bu para vermemiş olmam filmi daha katlanılabilir kıldı diyebilirim.


Az önce dediğimiz gibi filmin az sayıda karakter ve mekanda geçmesi ve düşük bütçeli bir yapım olması hoş bir hava katmış filme. Ancak devamında bu havayı sadece ambalajdan ibaret kalıyor ve tamamen sıradanlığa bürünüyor. Keşke bunu daha naif bir görsellik ve anlatımla sürdürseydi demedim de değil.

Splinter hususunu burada sonlandırırken filmle ilgili de birkaç bilgi vereyim. Yönetmen kişi Toby Wilkins aslen görsel efekt konusunda uzman. Muhtemelen bu filmi de kendince daha bağımsız bir iş yapmak için çekmiş. Görseller konusunda çok da abartılı bir kalite olduğunu düşünmememle birlikte sesler oldukça etkileyici. Film, Screamfest'de özel efektler de dahil olmak üzere 6 dalda ödül almış. Bu ödülleri almış olması sizi ne kadar etkiledrbilmiyorum ama bana sorarsanız bu 80 dakikalık film kafa boşaltmak ve vakit geçirmek için izlenilebilecek bir filmden ötesi değil.

Son olarak ufak bir uyarı; eğer daha once herhangi bir yeriniz kırıldı yada çıktıysa ve bu tip görüntülerden de rahatsız oluyorsanız bu filmden uzak durmanız sizin için daha iyi olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder