23 Eylül 2012 Pazar
"Özgürlük Yanılsaması"
"Kahkaha Benden Yana"
"Az önce insanların neşesine neşe kattığım
bir partiden geldim; dudaklarımdan nükteler
döküldü, herkes güldü ve bana hayran kaldı
-fakat ben ayrıldım- bu çizgi dünyanın yörüngesi
kadar uzun olmalı--------------------------
-------------------------------------------
----- ve ben kendimi vurmak istedim."
29 Ağustos 2012 Çarşamba
Reprise for Reprise
Sınıfının en iyisiydi.
Amerika'daki bir ilaç firması onu havada kaptı.
Ama kız arkadaşı uzaktan ilişkiyi yürütemedi.
Depresyona girdi. Onsuz işlevini yitiriyormuş.
O da işini bırakıp evine döndü.
Birkaç hafta sonra kız onu terketti. Artık onu sevmiyormuş.
İşine geri dönemedi. Şimdi annesiyle kalıyor.
Sen de annenle kalmıyor musun?
7 Haziran 2012 Perşembe
Yazamıyorum, öyleyse yokum: Reprise (2006)
Erik ve Philip edebiyat ve yazarlık idealinde buluşmuş iki sıkı dost.Yazıyorlar, okuyorlar bazen aynı kitabı yazıyorlar aynı yazara kafayı takıyorlar(Sten Egil Dahl - Biraz Salinger'i andırıyor). İkisi de bir an önce kitaplarını yayınlatmak için can atarken sonunda o gün geliyor. Philip'in kitabı kabul görüyor ve basılıyor. Ama bir bakıyoruz ki Philip olmak istediği yerdeymiş gibi görünse de aslında bambaşka bir yerde. Belki de Philip'in yazdığı bu kitap derinlerde bir yerleri tetikliyor. Bir anda 6 ay sonrasına gittiğimizde Philip'i bir akıl hastanesinden taburcu olurken görüyoruz. ...ve hikayemiz başa sararıyor ve başlamadığımız yere geri dönüyoruz.
Philip'in kazağından çıkan bir saç telinden mütevellit birden kaşımızda Kari belirir. Acaba Philip Kari'nin aşkına mı dayanamamıştı yoksa kitabının yayınlanmasına mı? Bence kafayı yiyesi vardı. Hazır bahane de varken bu yolu seçti. Neyse şaka şu yana edebiyatla ilgilenen Philip gibi karışık bir bünyenin de normal davranması beklenemez herhalde. Bu noktadan sonra yazarlık meselesi bir kenarda durur Philip için ve o eski aşkında kalmıştır. Geçmişte yaşadıklarını yeniden yaşamaya çalışsa da bir şekilde tutunamaz. Anılar ve gerçekler arasında kalır. Bur ikilemde kaldıkça da iş daha da içinden çıkılamaz duruma gelir. Ta ki Kari psikoloji okumaya karar verene kadar.
Aşk mı ideal mi? Yoksa ideal aşk mı? Kari ve Philip'i karışımıza alıp bu soruları sormak lazım aslında.
Philip'in kafayı yiyerek şansını denemesi sonrası sıra Erik'e gelir. Başarıya ulaşınca kız arkadaşını terkeden tırt adamlar gibi kitabı basılınca kız arkadaşını terketme yoluna gider. Tabi bu da her şeyi yoluna koymaz. Uzaklara gider ve kendisini oralarda bir yerlerde bulur. Yazar yazar ve yazar.
Zaman normal seyrinde giderken kendi içinde ileri ver geri sayar bu hayatlar. Şartlar değişir idealler aynıdır belki ama kimisi buna ulaşmıştır kimisi olması gereken idealini bulmuştur.
31 Mayıs 2012 Perşembe
Can ve Sıkıntısı.
Arthur Schopenhauer
Hayatın Anlamı
25 Aralık 2011 Pazar
At ve Nietzsche: The Turin Horse (2011)
23 Ocak 2011 Pazar
İki Film Arasındaki 7 Fark: "Let Me In(2010)"
17 Eylül 2010 Cuma
Hem damağa, hem kulağa: Soul Kitchen
izleyin dinleyin yemeğinizi de kendiniz yapın artık.
19 Temmuz 2010 Pazartesi
Reha Erdem Filmografisi
Daha geniş kapsamlı bir yazı ile karşınızda olacak bu post ancak; hem yüz görümlüğü hem de karalamak açısından bir iki çizik atayım dedim. Bu girizgah'ı da; eğer bugün (günümüz sinemasından bahsediyorum - ustalara saygı) yükselen bir Türk Sineması var ise bana göre en önemli isim olan Reha Erdem ile ilgili bir kaç cümle yazmak istedim. Tam olarak nasıl bu kadar içine girdim onun dünyasının ve kurgulamak - anlamlandırmak istediğin şeylerin ancak özellikle yıllar geçtikçe eksik olan parçaları benim kafamdaki yerlerine oturtacak şekilde yerleştiriyor.
Hikaye kurgusundaki kusursuzluğu ve aslı parçalanmış gibi gözüken salt bütünlüğü zaten iyi iken, şimdi görsel anlamda da bizleri her bir karede farklı alemlerin içerisinde seyahat ettiriyor. Bu onun Türk Sinemasında gelişen ve yeni çağ olarak nitelendirilen bir çok unsurun da bir arada bulundurmasını sağlıyor.
Böyle bir başlangıç sonrası kısa vakit içerisinde bu postu toparlayacağım...
11 Nisan 2010 Pazar
ROLL'dum, BİR+BİR OL'dum
PUNK MANİFESTO
Temsilî İnsan Tabiatı ve Vivienne Westwood
JACK WHITE İLE FELSEFE DERSİ
Ruhî frekanslar
ALTIN AYI: “BAL”
Keskin ve kekre
BORIS VIAN DEVLET TİYATROSU’NDA
“İmparatorluk Kuranlar”ı Celal Kadri Kınoğlu anlatıyor
FENOMEN: “STAR WARS”
Kapitalizmin yeni ruhu
VİZYON: JIM JARMUSCH
Mutasyon çağı
NAOMI KLEIN’LA HASBIHAL
Lhasa, Sosa, Espinosa
MANO SOLO
Koşuyorum, öyleyse varım
VIC CHESNUTT
Ses ve öfke
KAMERA-GÖZ
İki seçenek
MOS DEF
Radikal bir kopuş lâzim
SELDA BAĞCAN
Ha buradaki kar ha oradaki kar
CHARLOTTE GAINSBOURG
Manyetik titreşim
TOM WAITS & BECK
Kelalâka mevzular derin bağlantılar
TARTIŞMA: PASCAL BONIFACE
Ferré, Camus, Henry
PORTRE: ERIC CANTONA
Ateş atı
JOE SACCO’DAN “GAZZE 1956”
Şiddetin mayası
UDI ALONI VE “BİR YAHUDİ NE İSTER?”
Mesih’in devrimci dili
ŞEFİN TAVSİYESİ
Kafka usûlü soya çorbası