Bunlardan biri de yazının başlığında belirttiğim adamdır. Bu adamlar filmdeki kötü adamın sağ koludurlar. Aslında o adam da kötü adam olmayabilir tam olarak. Özünde iyidir de Şartlar onu itmiştir veya yanlış anlaşılmıştır ama o başka bir konu. Bizim meselemiz ise o ikinci adam. Bu abiler gerçekten çok delikanlı adamdır. Kötü adamımızı bir an yalnız bırakmazlar. Daha çok asker kökenli olduklarından "emir demiri keser" mantığıyla her emri ses çıkarmadan uygular, geri kalan adamlardan karşı çıkan olursa kulaklarını çekerler. Fazla, hatta fikirleri sorulmadıkça hiç konuşmazlar. Nadiren kötü adamın iyice sapıttığı anlarda "ulan yapmasak daha iyi gibi be" der gibi bakarlar ama yine de ses etmezler âmirlerine.
Taa ki filmin kopma anı gelir ve iyi adamımız kötü adamı, o pis adamı, lanet olası serseriyi alt eder. Bu aşamada 2. kötü adamımız çok acayip bir şekilde en kritik rolü oynar. İyi adam tüm adamlarının önünde kötü adamı döver. Biz ise deriz ki "ulan dövsen noolacak? adamları seni döver ki, kötü bunlar delikanlı değiller". Fakat öyle olmaz işte. 2. kötü adam, ki artık 2. iyi adamdır, çıkar ve kendine yakışanı yapar. Ya diğer adamlarını durdurur, iyi adamımızı tebrik eder, ya dövülen kötü adamı tutuklar ya da öyle bir şeyler yapar işte. İyi adamın alnının akıyla buralara geldiğini, artık onu rahat bırakmalarını gerektiğini falan söyler veya ima eder. Otoritesi de öyle güçlüdür ki, diğer adamlar ses çıkarmaz.
Bu rolü oynayan aktörler başrol olmazlar pek fazla. Kötü adam ise nüfuslu bir aktördür. Tüm durumlara en uygun örneklerden biri de "The Rock" filmidir. Nicholas Cage iyi, Ed Harris kötü adamdır. Kritik adamımız ise David Morse'dur. Filmi bilmeyenler için konu aynen yukarıda anlattığım gibidir.
Bu adamlar hakkında nasıl bir duygu beslesem kestiremiyorum. Bir yandan "ulan madem iyi adamı haklı buluyon, ne bekliyon bu saate kadar? ille dayak yemesi mi lazım âmirinin" diye kızıyorum. Bir yandan "aferin lan adama. bak nası delikanlı gibi iyi adamı yedirmedi diğerlerine" diye sırtını sıvazlıyorum. Bir yandan "ulan ne kaypak adammış, sattı hemen adamı" falan diye sitemkârlaşıyorum. Fakat nihayetinde seviyorum bu adamları ben. Aklıma gelen diğer örnekleri Kevin Costner'ın The Postman'ında ve The Chronicles of Riddick'te, resimdeki sahneden hemen sonra yaşanmıştır.
şerefsiz gibi ama sanki biraz da.
YanıtlaSil-ya tutarsa
diye kötü adamın yanında "şahbaz" oluyo. tutmayınca da "etik" tartışmaları arasında farklı bir kanaldan oynamaya başlıyor. bilmiyorum, bilemiyorum.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil